Çandır ve Yazılı Kanyon Tabiat Parkı

Giriş

Akdeniz’e dökülen Aksu Çayı’nın bir kolu olan Göksu Çayı’nın ve onun devamı durumundaki Değirmen derenin (Yeşil dere) açtığı derin bir vadi (100-500 m.) şeklinde olan Yazılı Kanyon, Isparta İl’inin Sütçüler İlçesi sınırları içerisinde Çandır Köyü’nün kuzeydoğusunda ve bu köye yaklaşık 3 km mesafede yer alır. Doğu-batı doğrultusunda yaklaşık 7 km uzunluğa sahip olan Yazılı Kanyon, Sütçüler ilçesinin güneyinde yer alan Yeşildere Mahallesi batısında son bulur[1].

Batı Torosları yaran Köprüçay ve Aksu Çayı’nın yukarı çığırlarına denk gelen Yazılı Kanyon sahası, kuzeyden Kovada Gölü ve Anamas Dağı, doğudan Sarp Dağı (2548 m), güneydoğudan Bozburun Dağı (2468 m), güneyden Akçal Tepe (1896 m) ve batıdan da Aksu Çayı ve Karacaören Barajı ile çevrilidir[2].

Kanyonun kuzey kesimi batıdan doğuya doğru Kargıcak Tepe (758 m), Uygur Tepe (906 m), Mahmutça Tepe (898 m), Domuz Tepe (981 m) ve Sütçüler İlçe Merkezi güneybatısında yer alan Asar Tepe (1023 m) ile çevrilidir. Kanyonun güneyi ise batıdan doğuya doğru; Asar Tepe (735 m), Erdağı Tepe (1085 m), Kesmelikır Tepe (1054 m) ve Kır Tepe (794 m) ile çevrilidir[3].

Eskiçağ’da Pamphylia bölgesinin ünlü kıyı kentlerini Perge’den Adada’ya ve oradan da Antiocheia’ya (Yalvaç) yani Pisidia bölgesi kentlerine bağlayan yollardan biri olan Kral Yolu (Perge antik kentinden Adada (Sütçüler)’ya ve oradan da Antocheia’ya (Yalvaç) uzanan tarihi yol) Yazılı Kanyon’dan geçmekteydi[4].

Yazılı Kanyon, beşerî çevre özelliklerinin yanı sıra, jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri ile bitki örtüsü ve yaban hayatı gibi doğal çevre özellikleri bakımından da oldukça zengindir[5].

 

Çandır Köyü

Çandır’ın daha önceki merkezi şimdiki yerine yaklaşık 1 km uzaklıktaki yine Göksu çayının iki yakasında Köprübaşı mevkii denilen yerdedir. Köyün iki yakasında ulaşım, Selçuklular Döneminde yapılmış olan 65 m uzunluk ve 5 m genişlikteki kemerli muhteşem taş köprü ile sağlanmakta iken 1983 yılından itibaren Karacaören Barajında suların tutulmaya başlamasıyla birlikte köy şimdiki yerine taşınmıştır. Barajın daha sonraki yıllarda tamamen dolması sebebiyle, köye ait tüm evlerle birlikte tarihî muhteşem kemer köprü de, baraj gölü suları altında kalmıştır. 1980’li yıllarda Karacaören Baraj Gölü’nün geçiş yolunu kapatması, Yörüklerin sürüleri ile birlikte seyahatlerine imkân vermemesi ve konaklama alanlarının suyun altında kalması sebebiyle halkın çoğunluğu Antalya yöresinde yerleşik hayata geçmiştir[6].

Köyün şimdiki yerleşim yerinde, pazartesi günleri pazar kurulma alışkanlığı devam ettirilmekte ise de, hem köylülerin birçoğunun zorunlu iskân kapsamında Çanakkale-Gökçeada ilçesine göç etmiş olmaları hem de eskisi gibi geniş tarım alanlarının olmaması ve yine hayvancılığın yok denecek kadar azalmasından dolayı Çandır eski cazibesini yitirmiştir. Ulaşım imkânlarının artması nedeniyle köylülerin ihtiyaçlarını şehir merkezlerinden karşılamaları ya da pazarlamacıların evlere kadar giderek satış yapmaları da bu pazarın önemini yitirmesinde etken olmuştur[7].

 

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı

Yazılı Kanyon 37°27′30″ kuzey, 30°55′22″doğu koordinatlarında yer almakta olup Isparta ili Sütçüler ilçesi Çandır kasabası mülki hudutları içerisindedir. Toplam alanı 600 ha (6.0 km²), karasal yüzeyi 595 ha (5.95 km²) ve su yüzeyi 5 ha (0.05 km²) akarsulardır. Bu alan Akdeniz Bölgesi’nin Kuzey kesiminde yer alır. Jeomorfolojik olarak arızalı bir topoğrafik yapıya sahiptir. Kanyonun en önemli özelliği, duvarlarına kazınmış yazıt ve sunak yeridir ki bu yazıt nedeniyle Yazılı Kanyon olarak adlandırılmıştır.

Fotoğraf: MD, 08.04.2016 – 16:58 Özgür İnsan Üzerine Şiir “Hayırlı Uğurlu Olsun”

Aksu Çayı’nın bir kolu olan Değirmen derenin açtığı Yazılı Kanyon, yaklaşık 7 km uzunluğa ve 100-500 m arasında değişen derinliğe sahiptir. Kanyonun 600 hektarlık bölümü (Yazılı Kanyon Mevkii) 2873 sayılı Millî Parklar kanununun 3. Maddesine istinaden 05.09.1989 tarihinde Tabiat Parkı olarak ilân edilmiştir[8]. Yazılı Kanyon’un güney tarafı Antalya ilinin Serik ilçesinin Gebiz kasabası ile Manavgat ilçesinin Beşkonak kasabaları ve civar köyleridir. Bu saha bağlı bulunduğu Isparta iline 94, Sütçüler ilçesine 8, Eğirdir ilçesine 60, Antalya iline 130 km. mesafededir.

Bitki örtüsü, yaban hayatı çeşitliliği ve eşsiz manzara güzelliği bölgenin kaynak değerlerini oluşturur. Sahada adını tabiat parkına veren, henüz araştırması yapılmamış arkeolojik değeri olan bir yazıt bulunmaktadır. Alan içerisinde konaklama tesisi bulunmamaktadır. Kanyon girişinden yürüyüş (trekking) parkuru başlamakta ve ilk 500 metresi yazıt ve sunak yerini de içine alan tarihî kalıntılardan geçmektedir.

Fotoğraf: MD, 08.04.2016 – 16:50 Yürüyüş Yolu Başlangıcı

Daha sonra kanyonun doğu yamaçlarında devam eden parkur, yer yer Roma dönemi yol kalıntılarıyla ve sık bir bitki örtüsü altında yaklaşık 9 km devam ettikten sonra Sütçüler yerleşmesinin güneyinde yer alan Yeşildere Mahallesi batısında son bulur. Parkur boyunca özellikle Erdağı Tepe (1085 m)’nin kuzey yamaçları ve Yeşildere Mahallesi’nin batısında yer alan Kır Tepe (794 m), manzara seyri bakımından eşsiz güzellikler sunmaktadır[9]. Trekking parkuru dışında yer alan Kargıcak Tepe, Karacaören barajı ve kanyonun giriş bölümünün kuş bakışı görünüşü bakımından önemli seyir noktalarıdır.

Fotoğraf: MD, 24.07.2016 – 12:48 Sütçüler’den Çandır’a Seyir Terası.

Yazılı Kanyon içerisinde antik yollar, sunak yerleri, kitabeler ve alabalık restoranı bulunmaktadır. M.S. 50 yıllarında yaşamış Filozof Epiktetos’un Hür insan şiiri kitabesi burada bulunmaktadır. Perge’den Adada’ ya ve oradan da Antiocheia’ya (Yalvaç) giden ve yörede Kral Yolu olarak isimlendirilen eski yol, Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’ndan geçmektedir[10].

Fotoğraf: MD, 08.04.2016 – 17:01 Yazılı Kanyon Kral Yolu.

 

Yazılı Kanyon’un St. Paul Yolu (Aziz Pavlos) İle İlişkisi

500 km. toplam uzunluğu ile Likya Yolu’ndan sonra, Türkiye’nin işaretlenmiş en uzun mesafeli ikinci uluslararası doğa yürüyüşü özelliğine sahip olan St. Paul Yolu, Antalya ve Isparta sınırları içerisinde yer alır. Bölgenin, özellikle Helenistik dönemde en hareketli ve parlak yıllarını yaşadığı ve bu güzergâhın aktif olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu güzergâh üzerinde yol güvenliğinin sağlanması ve haberleşme amacıyla, Akdeniz sahillerine ulaşıncaya kadar yüksekçe kayalar üzerine kurulmuş ve birbirini takip eden irili ufaklı çok sayıda kale kalıntısının olması ve bu kale kalıntılarından sadece beş adedinin Çandır sınırları içerisinde bulunması, bu güzergâhın aktif geçit yolu olarak uzun yıllar kullanıldığını açıkça göstermektedir. 1071 yılından sonra Kayı Boyu Türkmen aşiretlerinden bir kısmının, Alanya, Manavgat ve Serik bölgelerini yurt edindikleri ve bu boyların geçim kaynaklarının hayvancılığa dayalı olması sebebiyle yaz dönemlerinde Çandır, geçiş yolu olarak kullanılmıştır[11].

Antalya Aksu Perge’den veya Aspendos’tan iki farklı çıkışı olan St. Paul Yolu, Antalya sınırları içinde 100 km. yüründükten sonra, Isparta sınırlarında Sütçüler, Sağrak Köyü Adada Antik Kentinde birleşerek, Yalvaç İlçesinde sona ermektedir. Parkur 14 günde tamamlanmaktadır.

Saint Paul Yürüyüş Yolu Parkuru[12]:

  1. Sütçüler-Tafkapı Ören Yeri – Müezzinler Köyü – Kütü – Yazılı Kanyon Tabiat Parkı-Çandır.
  2. Sütçüler-Gavurçayırı – Sağrak Köyü Pisidia Adada Antik kenti.
  3. Sütçüler-Çobanisa Köyü – Çimenova Köyü- Beydili Eko- Köprülü Kanyon- Çukurca Kesme.
  4. Sütçüler-Çobanisa – Çimenova –Beydili.
  5. Sütçüler-Sarımehmetler-SöğütYaylası-Akçal Zirvesi-Çandır-Yazılı Kanyon-Müezzinler Sütçüler.
  6. Sütçüler-Sağrak köyü – Pisidia Adada -Zengi Yaylası – Tota Dağı Orman içi Dinlenme Yeri – Kasımlar – Suçatı – Aflağı Yaylabel- Ayvalıpınar – Sütçüler.
  7. Sütçüler-Hacı Ahmetler – Bağırsakdere Kanyonu – Karadiken Köyü – Kovada Gölü.

 

Yazılı Kanyon İklim Özellikleri

Yazılı Kanyon Tabiat Pakı’nın Akdeniz Bölgesi’nde dolayısıyla da Akdeniz ikliminin etkisi altında bulunması, önemli bir çekicilik oluşturmaktadır.

Yazılı Kanyon Tabiat Parkına 3 km ( 3300 m) mesafede yer alan Çandır Köyü yaklaşık 330 m. yükseltide kurulmuştur. Köy çevresi ve vadi tabanlarında, tipik bir Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Her ne kadar kanyon çevresi ve daha doğuda yer alan Sütçüler İlçe Merkezi’nde (900-1050 m arasında kurulu) bu karakter biraz değişse de, vadi uzanışları nedeniyle Akdeniz iklimi etkileri iç kesimlere kadar ulaşabilmektedir.

Akdeniz ikliminin etkileri yaklaşık kuzey-güney doğrultusunda uzanış gösteren Aksu Çayı vadisi boyunca Sütçüler İlçe Merkezi’ne kadar görülebilmektedir. Çandır yerleşmesi ve çevresindeki yerleşmelerde Akdeniz iklimine ait kültür bitkilerinin yetiştirilmesi ve doğal bitki örtüsü arasında % 90’lara varan oranlarda Akdeniz iklimine ait türlerin dağılış göstermesi, yörede Akdeniz iklimi etkilerini yansıtmaktadır.

Yazılıkaya Kanyon sahasında 1993 yılından beri gözlem yapan Sütçüler meteoroloji istasyonunun (1000 m) 7 yıllık rasat sonuçlarına göre yıllık ortalama sıcaklık 13.15 °C’tır. En düşük sıcaklıklar Ocak (3.3 °C) ve Şubat (3.8 °C) aylarında görülürken en yüksek sıcaklıklar. Temmuz (24 °C) ve Ağustos  (23.5 °C) aylarında meydana gelmektedir. Yedi yıllık verilere göre yıllık ortalama yağış 914.7 mm’dir. Yazılı Kanyon sahası yağış ortalaması bakımından nemli iklimleri hatırlatır. Yıl içinde en fazla yağış ortalaması Aralık (150 mm) ve ocak ayında (144 mm) görülürken en düşük yağış ortalamaları Ağustos (10.5 mm) ve Temmuz (11.8 mm) aylarında[13].

 

Yazılı Kanyon Flora ve Faunası

Göller Yöresi ve bu yörenin önemli bir kısmı olan Çandır Yazılı Kanyon Tabiat Alanı farklı ekolojik şartlara sahip olması sebebiyle zengin primer vejetasyona sahiptir. Bulunduğu bölge itibariyle, Yazılı Kanyonda Akdeniz türü bitki örtüsü yoğunluk kazanmıştır. Yüksek kesimlere doğru çıkıldıkça, sıcaklık değerlerinin düşmesine bağlı olarak maki elemanları arasında yer yer karasal iklime ait bitki türleri karışır. Alan iğne yapraklı ormanların hâkim olduğu bir vejetasyonla kaplıdır. Düşük rakımlı yerlerde Kızılçam (Pinus brutia), yüksek rakımlı yerlerde ise Karaçam (Pinus Nigra) egemendir. Ancak bu ormanlar bazı yerlerde saf meşcere oluştururken genelde meşe ve diğer yaprak döken orman ağaçları ile ya da Katran ağacı (Cedrus libani) ve Yüksek ardıç (Juniperus excelsa) ile karışık olarak bulunur. Düşük rakımlı yerlerde Yabanî zeytin (Olea oleaster/europea) ile Keçiboynuzu (Ceratonia siliqua) ve Sandal (Arbutus andrachne) egemen olur. Üst kesimlerde kaya vejetasyonu dolayısıyla kserofitik alpinik vejetasyon dominanttır. Dere yatakları, ırmak kenarları ve diğer su kaynaklarının olduğu yerler higrofil vejetasyonla kaplıdır. Bu vejetasyonun önemli bitkileri; Çınar (Platanus orientalis-Platanus sp.), Doğu kızılağacı (Alnus orientalis) ve Söğüt (Salix spp.)’tür. Buna yer yer Vitex agnus-castus, Nerium oleander, Laurus nobilis, Myrtus communis gibi çalılar da eşlik eder[14]. Bölgedeki diğer bitki türleri; Kızılağaç (Alnus sp.), Saçlı meşe (Quercus cerris), Ardıç (Junuperus sp.), Ceviz (Juglans sp.), Pırnal meşesi (Quercus ilex), Sakız (Pistacia lentiscus), Akçakesme (Phillyrea media), Tesbih (Styrax officinalis), Mersin (Myrtus communis), Alıç (Craeagus oxycantha), Karaçalı (Paliurus aculcatus), Laden (Cistus salviitolius), Katırtırnağı (Saparteum junceum), Zakkum (Nerium oleander), Yabangülü (Rose canina), Eğrelti otu (Pteridum agnilinema) Sarmaşık ve Kekik’tir.

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, yabanıl hayvan türleri bakımından da oldukça zengindir. Başlıca hayvan türleri; domuz, yaban keçisi, tilki, porsuk, su samuru, tavşan, sincap, kartal, kızıl akbaba, doğan, güvercin, üveyik ve kekliktir. Araştırmacıların, Sütçüler bölgesinde kızıl akbaba varlığı ile ilgili olarak sabah, öğle ve akşam periyodunda yaptıkları gözlemlerde; Yazılı Kanyon ile Çandır köyü arasındaki 500 m mesafede[15] ve Yazılı Kanyon-Şahin kaya tepesi arasındaki 500 m mesafedeki gözlem noktalarında, sahada 20 akbaba tespit edildiği, Kızıl Akbaba’nın kuluçka yaptığı Yazılı Kanyon’daki kur uçuşlarının gözlem yapılan diğer alanlardan farklılık gösterdiği, birkaç tur süzülme uçuşundan sonra belli bir noktaya gelince el ve kol uçma tüylerini birbiri üzerine katlayarak, kanatlarını çırpmadan ve ayaklarını yere uzatarak hızlı bir şekilde (5-6 saniyede) yuva yakınına konduğu[16] Müezzinler ile Yazılı Kanyon arasındaki mevkilerinde genellikle çift halinde kaya yarıkları arasına yuva yaptıkları, bazen de 9-11’li gruplar halinde uçarken gözlenebilen Kızıl Akbaba cinsinin Gyps fulvus olabileceği tespit edilmiştir[17].

Antalya Körfezi’ne dökülen akarsuların balık faunasının belirlenmesi amacıyla yapılan bir çalışmada, araştırma sahasındaki içsulardan yakalanan 1161 adet balık örneği incelenerek, 12 familyaya ait 24 tür ve 3 alttür tespit edilmiştir. Bu taksonlardan 10 tür ve 1 alttür içeren Sazangiller (Cyprinidae) en baskın familya olduğu, Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’nın güneyinde yer alan Karacaören I ve II baraj gölleri ve civarında yayılış gösterdiği tespit edilmiştir. Sazan (Cyprinus carpio)[18] , Çizgili taş sazancığı (Pseudorasbora parva),[19], Eğrez, Çiçek (Vimba vimba )[20], Sudak, Levrek, Dişli balık (Sander lucioperca)[21] bölge ve civarındaki başlıca tatlı su balıklardır.

Fotoğraf: MD, 08.04.2016 – 15:07 Çandır Köyünde Alabalık Çiftliği

 

Bozburun Dağı ve Çandır

Bozburun Dağı ve çevresinde yükseltiye bağlı olarak vejetasyon tipleri (maki, garig, tarla, dere, kaya ve çayır vejetasyonu) değişebilmektedir.

Fotoğraf: MD, 22.11.2015 – 14:48 Kıçağıl Yaylası istikametinden Bozburun.

180-460 m. yükselti basamakları arası, düz alanlardan veya küçük tepelerden oluşan basamakta bitki örtüsü daimi yeşil maki elemanları ve daimi yeşil ağaçlardır. Burada en yaygın maki elemanları Olea europaea var. sylvestris ve Ceratonia siliqua’dır. Bu maki elemanlarına Arbutus andrachne, Myrtus communis ssp. communis ve Quercus coccifera taksonları da katılır. Belirtilen yükselti basamağında, antropojenik etkiler (tarla açma, yangın, otlatma, yakacak odun kesme vb. ) sonucu Pinus brutia ormanlarının yerini bodur çalı grupları (Cistus creticus, Cistus salviifolius vb.) alır. Antropojenik etkiler sonucu oluşan bu alanlar, yerleşim alanı çevresinde (Kargı, Küçük Aksu vadisi, Aksu vadisinin aşağı kesimleri ve Çandır) yoğunlaşmıştır. Ayrıca bu yükselti basamağında düzlüklerde bulunan Pinus brutia ormanları, tarım (tarla) arazisi olarak kullanmak üzere köylüler tarafından büyük ölçüde tahribata uğratılmıştır[22]. Aksu çayı vadisinin aşağı kesimlerinde, vadinin batıya bakan yamaçlarında, Küçük Aksu vadisinde ve Çandır’da, konglomera (kumtaşı, bitkili kumtaşı, silttaşı, kiltaşı) ve kireçtaşı kayaları üzerinde Olea europaea var. sylvestris ve Ceratonia siliqua’dır. Bu maki elemanlarına Arbutus andrachne, Myrtus communis ssp. communis ve Quercus coccifera taksonları görülmektedir[23].

740-1460 m.’ler arasında saf Juniperus excelsa M. Bieb. tip meşcereler yayılış göstermektedir. Juniperus excelsa saf meşcereleri Çandır’ın doğusu ve Kocaaliler’in doğu, güney-doğu, batı, kuzey-batıya bakan yamaçlarında yoğun olarak bulunmaktadır. Bu meşcerenin ağaç ve çalı katında bulunan türler; Quercus coccifera, Daphne oleoides ssp. oleoides, Juniperus foetidissima, Fraxinus ornus ssp. cilicica olarak belirlenmiştir.  Bu meşcerenin ot katında bulunan türleri ise; Crepis sancta, Bromus tectorum, Sedum hispanicum var. hispanicum, Potentilla humifusa, Eragrostis minor, Salvia tomentosa, Viola heldreichiana olarak belirlenmiştir[24].

Fotoğraf: MD, 19.06.2016 -13:53 Sütçüler, Hacıahmetler, Postalar mevkii kırsal alanı.

1100-1310 m.’ler arasında Pinus nigra Arn. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe – Juniperus excelsa M. Bieb. Karışık tip meşcereler yayılış göstermektedir. Bu meşcere Çandır’ın Karacaören I baraj göletine bakan yamaçlarında yoğun olarak bulunmaktadır. Bu meşcerenin ot katında bulunan türleri; Echinophora tournefortii, Ranunculus argyreus, Galium peplidifolium, Origanum minutiflorum, Asperula setosa olarak belirlenmiştir[25].

1250-1360 m.’ler arasında saf Pinus nigra Arn. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe tip meşcereler yayılış göstermektedir. Pinus nigra ssp. pallasiana saf meşcereleri Bozburun Dağı (konglomera ), Çandır’ın doğusu (kireçtaşı) ve Aktümsek Tepe (kireçtaşı)’nin batı ve kuzey-batıya bakan yamaçlarında yoğun olarak bulunmaktadır. Bu meşcerenin ağaç ve çalı katında bulunan türler; Juniperus excelsa, Daphne oleoides ssp. oleoides olarak belirlenmiştir. Bu meşcerenin ot katında bulunan türleri; Euphorbia kotschyana, Ranunculus reuterianus, Salvia tomentosa, Anthemis tinctoria, Dactylis glomerata ssp. hispanica, Trifolium sylvaticum, Teucrium chamaedrys ssp. chamaedrys, Aremonia agrimonoides olarak belirlenmiştir[26].

 

Çandır-Sütçüler Yöresinin Jeolojisi

Torosların Eğridir Gölü güneyinde kalan bölümünde değişik yapısal konumlu oluşuklar yer almaktadır ki, Davras kireçtaşı, Çandır formasyonu, Ofiyolitik birim, Sütçüler formasyonu, Güneyce formasyonu olarak adlandırılmış bu oluşuklar bazı fasiyes benzerlikleri gösterseler de güncel yapısal konumlarıyla birbirlerinden ayrılırlar.

Batı Toroslar’ın Aksu çayı ile Bozburun Dağı arasında kalan yaklaşık kuzey-güney doğrultusunda, Çandır Köyü ile Sütçüler arasındaki kuşakta yer alan Mesozoyik birimler ile Tersiyer oluşuklarının stratigrafisi ve yapısal konumları ile ilgili olarak, bölgesel jeoloji bağlamında yapılan araştırmalarda, ültrabaziklerin istifteki diğer birimlerle ilişkileri saptanmaya çalışılmış[27] ve Davras kireçtaşının paraotokton olduğu anlaşılmış, Çandır ve Sütçüler formasyonları gerek fasiyes ve gerekse yapısal yönden Batı Toroslar’daki diğer oluşuklarla deneştirilmiş ve neticede allokton olabilecekleri kanısına varılmıştır. Bütün bu Mesozoyik birimleri Alt Miyosen yaşlı Güneyce formasyonu ve Üst Miyosen yaşlı Aksu formasyonu tarafından örtülmüştür[28].

Çandır ve Sütçüler yöresinin jeolojisinde, yapısal konumlarına göre en alttaki Davras kireçtaşından başlayarak sırasıyla Çandır formasyonu Ofiyolitik birim, Sütçüler formasyonu, Kapıkaya kireçtaşı Mesozoyik yaşta, Güneyce formasyonu ile Aksu Çayı formasyonu ise Tersiyer yaşta birimleri temsil eder[29].

 

Sütçüler Formasyonu

Sütçüler formasyonu Çandır formasyonunun üstünde görülür. Alt seviyeleri çoğun, kırıntılı arakatmanlar içermeyen bej renkli, mikritik, çakmaklı, Halobîa’lı, ammonitli, ince-orta katmanlı pelajik kireçtaşlarıyla yersel arakatmanlar halinde kalın, intrabiyomikritsparit dokulu, Involutina’lı kireçtaşlarından, üstte ise Üst Triyas-Üst Kretase yaş aralığında çökelmiş çoğun resifal fasiyesli kaim katmanlı neritik kireçtaşlarından oluşur. Alttaki çakmaklı mikritik kireçtaşlarından Kovada Gölü’nün hemen kuzeybatısında BuccMtes sp. olarak tanımlanan küçük ammonitler saptanmakla, araştırmacılara göre Alt-Orta Noriyen yaşı verebilir[30].

 

Çandır Formasyonu

Çandır formasyonu, Kovada Gölünün güneybatısında stratigrafik olmayan bir dokanak ve bozulmuş kırıntılı radyolaritli fasiyeslerle Davras kireçtaşı üzerine gelir. Bej, boz renkli, mikritik çakmaklı, Halobia’lı ince orta katmanlı kireçtaşları, orta katmanlı, bitkili kumtaşı ve marnlar, siyah çakmak çakıllı birkaç çakıltaşı seviyesi ile yer yer bazaltik ve yastık lavlarının, radyolaritlerin yer aldığı ardışık bir seridir. Pelajik fasiyesli mikritik kireçtaşlarından alınan Halobia’ların tanımlama sonuçları elde edilememiş ise de araştırmacılara göre Alt-Orta Noriyen yaşını verebilir[31].

Literatür çalışmalarında Çandır formasyonu içinde çoğun kırıntılı kaya katmanlarıyla ardalanmalı bazik denizaltı volkanitleri gözlendiği aktarılmaktadır. Bunlar siyah, kahverengi akıntı lavları ve çoğunlukla bol amigdaloid kalsit içeren yastık lavlar şeklindedir. Yersel olarak da yeşilimsi, kahverengi ayrışmış gevşek yapılı diabazik, bazaltik tüfler içlerine bazen kireçtaşı bloklarını da almış olarak görülür. Diğer taraftan Davras Dağı güneyi ile Sığırlık Köyü kuzeydoğusunda boz, bol mikalı, 10-15 m’lik bir tüf yüzlemesi Çandır formasyonunun Tersiyer birimleriyle stratigrafik olmayan dokanağmda yer alır. Bu biotitli boz renkli tüfler Bazanit olarak tanımlanmıştır. Isparta Çayı kenarındakiler gibi olasılıkla Üst Miyosen veya daha genç oluşuklardır[32].

 

Bölgenin Jeolojik Evrimi

Çandır formasyonu otokton/paraoton Maastricht’iysen yaşlı Davras kireçtaşı üstüne sariye olmuş ve daha sonra allokton Sütçüler formasyonu tarafından klipler şeklinde örtülmüştür. Çandır formasyonunun yerleşmesine neden olan ilk hareket olasılıkla Üst Kretase sonundaki Anadolu fazını temsil eder[33].

Çandır formasyonu Körsarnıç Deresi tabanında 5-10 m’lik Üst permiyen yaşlı boz, koyu renkli bir kireçtaşı içerir.  Olasılıkla düşey hareketler sonucu ortaya çıkmış bu yersel Globivalvulina graeea, Codono-ffusiella, Dagmarita chanakchiensis Agathammima pusula vb. foraminiferlere göre Üst Mürgabiyen yaşını verir. Çandır formasyonunun kırıntılı fasiyeslerine göre kıtadan uzak veya yakın denizel bir tortullaşma havzasının varlığı, kırıntılı fasiyeslerle, mikritik, çakmak yumrulu kireçtaşları ve radyolaritlerin ardışıklığından pelajik denizel ortam koşullarının bölgede hâkim olduğu anlaşılır. Radyolaritler değişik derinliklerde, asit sularda (pH 5) oluşabilir. Olasılıkla radyolaritler için gerekli silis bazik denizaltı volkanizması sonucu ortaya çıkmıştır[34]. Orta-Üst Jura tortul örtüsü oolitli, pelletli, intraklastlı kireçtaşından oluşmuştur. Bu zamanda çok belirgin bir derinlik azalmasıyla neritik depolanma havzası meydana gelmiştir. Sahadaki ince Üst Kretase örtüsü marnlı mikritik kireçtaşları aşınma konilerinden gelen karasal kırıntılarıyla pelajik bir denizel ortamı gösterir. Araştırma sonuçlarına göre, bu ilk hareketten sonra Sütçüler formasyonunun Çandır formasyonu ile dokanağında peridotitlerin yüzeylediği, hepsinin de Oligosen sonu Akitaniyen transgresyonuyla örtüldüğünden, burada Üst Eosen fazının rol oynadığı anlaşılır.

 

Sonuç: Yazılı Kanyon Vadisinin Oluşumu

Toros dağlarında Karst morfolojisi açısından en dikkat çeken şekillerden biri de kanyon vadilerdir. Akarsuların karstik bölgelerdeki aşındırma şekillerinden olan kanyon vadiler, genç tektonik hareketlere bağlı olarak gelişen karstlaşma süreciyle oluşmuştur. İkinci jeolojik zamanın yaşlı karbonatlı kayaçların üzerinde karstlaşmanın gelişimi yönündeki olaylar, Batı Torosların Orta Miyosen sonrasında neotektonik dönemin etkisi altına girmesiyle başlamakta ve günümüze kadar devam etmektedir[35]. Neotektonik hareketlerin meydana getirdiği düşey doğrultulu yapısal hareketler ve fay hatlarının, Türkiye karstının oluşum ve gelişiminde önemli etkileri vardır[36]. Miyosen sonu ve Pliyosen başlarında bölgede etkili olan tektonik hareketlerle oluşan faylanmalar ve topografya yüzeyindeki parçalanmalarla kanyonun ana doğrultularının da oluşmaya başladığı söylenebilir. Bu dönemde flüyo-karstik şekillerin varlığına rağmen esas itibarıyla Pliyosen sonu Pleistosen başlarında meydana gelen tektonik hareketler sonucunda düşey doğrultuda yükselen bölgenin özellikle kuzey kesimlerinin kubbeleşmesi sonucunda Pliyosen’de oluşmuş akarsu drenajı yeraltına inmiş ve karst taban seviyesinin derinleşmesiyle de karstlaşma başlamıştır[37].

Fotoğraf: MD, 08.04.2016 – 17:35 Yazılı Kanyon Su Kaynakları

Jura-Kretase kalkerleri üzerinde daha sonraki tektonik hareketlerle bozulmuş aşınım yüzeyleri ve iki seviyede tespit edilen akarsu taraçaları ve Aksu Çayı vadisinde ortaya çıkan çökmelere bağlı olarak Yazılı Kanyon’da birçok yerde görülen eğim kırıkları, geçmişte Yazılı kanyonun daha yüksek seviyelerde akarken sahanın top yekûn yükselmesine bağlı kalarak (Aksu çayı tarafı çökmüş) epijenik olarak kalker ana kayaya saplandığını göstermektedir[38].

 

-/-

Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:

“Çandır ve Yazılı Kanyon Tabiat Parkı” başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Mürşidin Demircan’a aittir ve makale, yazarı tarafından (http://www.mursidindemircan.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

 

KAYNAKÇA

[1] Ceylan, S. Yazılı Kanyon (Sütçüler, Isparta) Tabiat Parkı’nın Turizm Açısından Önemi Ve Kullanımı. Burdur Eğitim Fakültesi Dergisi, s.60.

[2] Aynı, s.61.

[3] Aynı, s.62.

[4] Aynı, s.59.

[5] Aynı, s.62.

[6] Ayhan,C., (2013) Çandır Köyü Monografisi. Yüksek Lisans Tezi. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dalı. Isparta, s.8.

[7] Aynı, s.9.

[8] http://bolge6.ormansu.gov.tr/6bolge/AnaSayfa/tabiatparklari/yazilikanyontabiatparki.aspx?sflang=tr (11.05. 2017)

[9] Ceylan, s.62.

[10] Ünal, İ. (2014). Isparta İli Sütçüler İlçesi Turizm Potansiyelinin Kırsal Kalkınma Açısından Değerlendirilmesi Ve Yerel Halkın Rolü. Yüksek Lisans Tezi. Turizm İşletmeciliği Eğitimi Ana Bilim Dalı. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, s.71.

[11] Ayhan (2013), s.7.

[12] Ünal (2014), s.75.

[13] Sütçüler Meteoroloji İstasyonu (2002) aktaran Ceylan, s.64.

[14] Tanrıverdi, F. (2005). Çandır Tabiat Parkı Ve Çevresinin (Isparta-Antalya) Floristik Analizi. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, s.129.

[15] Öztürk, Y. (2008). Sütçüler (Isparta) Kızıl Akbaba (Gyps Fulvus) Populasyonunun Biyoekolojisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, s.53.

[16] Aynı, s.50.

[17] Aynı, s.57.

[18] Küçük,F., ve İkiz, R. (2004). Antalya Körfezi’ne Dökülen Akarsuların Balık Faunası. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Dergisi, C.21, S.3-4., s.289.

[19] Aynı, s.291.

[20] Aynı, s.291.

[21] Aynı, s.292.

[22] Fakir, H. (2006).  Bozburun Dağı Ve Çevresi (Antalya-Isparta-Burdur) Orman Vejetasyonunun Ana Meşcere Tiplerinin Floristik Kompozisyonu Üzerine Araştırmalar. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, s.97.

[23] Aynı, s.97.

[24] Aynı, s.95.

[25] Aynı, s.96.

[26] Aynı, s.94.

[27] Akbulut, A., (1980). Eğridir Gölü Güneyinde Çandır (Sütçüler, Isparta) Yöresindeki Batı Torosların Jeolojisi. Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, C. 23, s.1-9.

[28] Aynı, s.2.

[29] Aynı, s.2.

[30] Aynı, s.3

[31] Grüber (1974)’den aktaran Akbulut, (1980), s.2

[32] Akbulut, (1980), s.6.

[33] Parajas (1943)’tan aktaran Akbulut, (1980), s.7.

[34] Akbulut, (1980), s.7.

[35] Güneysu, A.C., (1993). Batı Toroslarda Neotektonik Hareketlerin Karstlaşma Üzerindeki Etkileri ve Karstlaşmanın Evrimi (Eğirdir-Beyşehir-Antalya Karst Alanı). Türk Coğrafya Dergisi, S:28, İstanbul, s.330.

[36] Aynı, s.329.

[37] Aynı, s.333.

[38] Atayeter, Y., (2000). Aksu Çayı Havzasının Jeomorfolojisi. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, s.106-107.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir