11.09.2016-Pazar günü saat 07.00’de Antalya’dan hareketle, Korkuteli üzerinden, şimdi susuz ve kurumuş olan Manay Gölü ile Söğüt Gölü (ve Köyü) ve Çavdır’dan geçilerek, Burdur ili Gölhisar ilçesine 4 km uzaklıktaki Yusufça Mahallesinin park alanına ulaşıldığında saat 09:05 olmuş idi.
Yusufça’nın tarımsal geçmişine ışık tutan alet ve edevatın sergilendiği şirin parkta kahvaltı yapıldı. Dileyenler çay ocağı görevlisinden temin edilen top ile voleybol da oynayabildiler. Parkta dinlenen yerel halktan kişiler ile yapılan sohbette, bölgenin yakın geçmişi hakkında bilgi edinildi.
Moladan sonra parkur başlangıcı olan Armutalan Mevkiine araçlar ile saat 10:16’da ulaşıldı. Tarımsal sulamaya yönelik küçük bir baraj inşasının devam ettiği bu alanda, orman içinde yüksek boylu ağaçların gölgesinde akan Değirmen Dere kenarında mevcut patikalar rampa olduğu gözlendi. Etkinliğin gerçekleştiği 11 Eylül 2016 günü Değirmen Dere suyunun çok az aktığı fark edilmiştir ki yerel halkın anlatısına göre bu su evvelki yıllarda Yusufça’nın içme suyu ihtiyacını karşılamakta imiş.
Saat 10:26 itibariyle dere kenarından yukarı doğru önce az meyilli, ilerledikçe dikleşen yamaçlarda orman içi patikadan devam edildikçe, erozyona bağlı sebeplerle kayan toprağın yolu ve çevresindeki patikaları kaplamasına bağlı sebeplerden, bazı nokta geçişler çok dikkat gerektirmiş, birkaç kısa mola akabinde iki yamaç arasında açıklık bir alana, Eski Yayla olarak bilinen mevkie saat 11:38’de ulaşılmıştır.
Eski yayladan sağ taraftaki yamaçta, sol ileri doğru yola devam edilerek saat 11:54’te Dokuz Kavaklar Mevkiine varılmış ve ağaçların altında kısa bir mola verilmiş, çeşmesinden su içilmiştir.
Dokuz Kavaklar orman içi patikasından yola devam edilmiş ve saat 12:20’de Kovalca Mevkiine ulaşılmış, iki ayrı yerde kayaya oyulmuş çeşme çevresindeki alanda öğle molası verilmiştir.
Saat 13:20 itibariyle Kovalca Mesire alanından ayrılmakla, soldaki orman içi yoldan tırmanışa devam edilmiş ve bu güzergahta 1700 m rakıma çıkıldığı gözlenmiştir. Bu irtifada, yolun sağında birçok tepeden oluşan Boncuk Dağları (rakım: 2265 m) yer alıyordu. Bu dağın tepelerinden birine, yerelde Daz Tepe olarak bilinene zirve yapmak için 8 kişilik bir grup sporcu yürüyüş grubundan ayrılmıştır.
Kalabalık gruptan oluşan diğer sporcular ise Böğrüdelik istikametinde yollarına devam etmişlerdir. Daz Tepeye tırmanan sporcular saat 14:13’te zirve yapmışlardır. Zirveden bakıldığında bir tarafta Gölhisar İlçesi ve ovası, diğer tarafta Denizli İli Çameli İlçesi ve ovası çok net bir şekilde izlenebiliyordu.
Çevrenin ağırlıkla Kızılçam, Karaçam, Ardıç, yüksek boylu ağaçlar ve Akdeniz yöresine özgü maki bitki örtüsü ile kaplı olduğu gözlenmekteydi.
Zirve grubu Böğrüdelik istikametine gidenlere yetişebilmek için tepeden sürat ile inmişler ve saat 14:29’daki o an itibariyle görülen haliyle, kurumuş olan Kocagöl (Kocayayla) Gölü (rakım:1982 m) mevkine varmışlar ve bu mevki civarındaki toprak yoldan Böğrüdelik istikametine doğru arşınlamışlardır.
Tüm sporcular saat 15:10’da Böğrüdelik denen su kaynağına ulaşabilmiş idiler. Bu noktada yapılan istişareden sonra 18 kişiden müteşekkil bir grup Kibyra Antik Kenti’ne yürüyerek gitmeye karar vermişler, Böğrüdelik’tan ayrılmışlar ve orman işletmesine ait tel/çit örgü duvar dibine yakın olan patikadan antik kent istikametinde yollarına davam etmişlerdir. Diğer gruptaki sporcular da antik kente araçlar gitmişlerdir.
Yürüyüş grubu Kibyra Antik Kenti Nekropol’ne ulaştığında saat 15:51 olmuş idi. Alana yayılmış sayısı belirsiz lahit ve benzeri mezarlar arasından, kentin yukarıdan gözlenebildiği patikadan devam edilmiş ve saat 16:09 Tiyatro’ya ulaşılmıştır. Sahnesi ve sahne duvarı yıkılmış, oturma yerleri kısmen sağlam olan bu antik yapı geçmişteki görkemini gözler önünde sergiliyordu, halen görkemliydi.
Gördüklerinden etkilenen bazı sporcular, yıkık olan sahne önüne geçip şevkle şiir okudular ve geçmişe yâd olsun dediler. Birkaç kişiden oluşan seyircilerin alkışları, geçmişin seyircisinin alkışından daha cılız ise de, okuyanın yapının inşa ediliş amacına olan saygısı, geçmişte yaşayanların tahayyül edemeyeceği nevidendi.
Araçlarla gelen grup ile yürüyüş grubu, saat 16:23’te Kibyra Agora alanında birleşti ve kenti dolaştılar.
Gözlendi ki, geçmişte yaşayan halklar, bugünü yaşayanlardan hiç de geri kalmış değillermiş ve hatta üstün vasıfları da varmış ki, bu caddeleri, su gider tesisatını, sütunları, dükânları, agorayı, muhteşem tiyatroyu, eşsiz hipodromunu netice itibariyle Kibyra’yı kurgulayıp, inşa edebilmişler. Bunları bugün de yapabiliriz diyen mimar ve mühendislere hodri meydan denebilir.
Antik dönemde Likya, Karya, Pisidya ve Frigya kültür bölgelerinin kesişme noktasında; kuzeyi güneye ve doğuyu batıya bağlayan ticaret yollarının tam merkezinde konumlanır Kibyra, çok uzakta değil, Türkiye’de Burdur ili Gölhisar ilçesine 4 km mesafede, Antalya – Denizli / Burdur – Fethiye karayollarının birleştiği bir kavşak noktasıdır. Bu konumuyla Kibyra antik kenti, Burdur’a 120 km.; Denizli’ye 105 km.; Antalya’ya 135 km. ve Fethiye’ye 110 km. mesafe uzaklıktadır. Savaşan güçlü insanların ve hızlı atların şehri olan Kibyra zengin tarihi mirasıyla misafirlerini büyülemektedir.
Yürüyüş etkinliği saat 17:oo itibariyle sona ermiştir.
Kibyra’ya gidin, gezin, görün…